25 Haziran 2008 Çarşamba

Ağrıyorum.........................

Başım ağrıyor. Başım çok ağrıyor. Uyumak istemiyorum. Bugün de sensiz bitsin istemiyorum. Çok şey istemiyorum ben. Seni bekliyorum. “Ne güzel bekliyorsun sen öyle…” de diye belki de. Çektin gittin ama bana ait birçok şeyi iade etmeden. Başın çok ağrıyor. Kafamı tutmakta bile güçlük çekiyorum. Oysa içi bomboş. Çünkü aklım sende son 24 saattir. Hatta ondan önceki 24 saatlerde de sendeydi. Günlerce gecelerce içmiş gibi sarhoşum yine. Ya da günlerce gecelerce gözlerine bakmış gibi. Hasretim gözlerine.
İçimdeki sıkıntıyı hala atamadım. Gülmek istiyorum. Zorluyorum kendimi ama gülümseyemiyorum bile. Seni görmeden nasıl rahat yaşarım? Bunu sana sormam saçma değil mi. Yaklaşık 8 yıl önce günlüğüme yazdığım saçma bir yazı geldi aklıma. Hayat bir saçmalık demiştim. Ve saçmalık sözcüğünü her cümlede kullanmıştım. Hala öyle düşündüğüme göre sen bile değiştirememişsin bu düşüncemi.
Bilmiş bilmiş konuşmaların geldi şimdi de aklıma. Her şeyden vazgeçirmek, vazgeçmek gibi bir çaban vardı ya… Zaten bu amacını gerçekleştirebilmek için kullanırdın sen zekânın yüzde doksan sekizini.
Rüya gibisin derdim ya, şuan da öylesin. Ya da ben rüyayım. Rüyadayım. Çünkü… ya of başım ağrıyor. Seni unuttum ben ama başım ağrıyor. Sırada ne var kralım, uykusuz bıraktın, çok uyuttun, kan ağlattın, başımı da ağrıttın… Açıkçası filmin devamını anti heyecanla bekliyorum. Ama hala başım ağrıyor. Hatta başım ağrımakla kalmıyor beynim de mideme kusma emri veriyor. Biraz daha yazarsam lavaboya koşmam gerekebilir. Başım ağrıyor. Ben biraz uyuyayım. Çünkü başım ağrıyor. (071101)

Başlarken...........................

Öncelikle hayatın anlamsızlığına atıfta bulunmalı bu kız. Yaşadığını, gördüğünü, bildiğini yazmalı.
Ya da düşündüğünü, hayal ettiğini, hissettiğini yazmalı.
İçten olmalı.
Yanılmamalı.
Her şeyden önce sevmeli bu kız.
Sevmeyi, unutmayı, sevinmeyi, üzülmeyi, gülmeyi, ağlamayı, zamanı, hayatı, anlamsızlığı sevmeli.
Yaşamalı her şeyi...