31 Temmuz 2008 Perşembe

Sensiz Yaşamak O Kadar Zor ki...

Yatağında döndü delikanlı. Yine uyku tutmamıştı. Her zamanki gibi onu düşünüyordu. Neden, dedi kendi kendine. Onu hala seviyor muydu, sevgi neydi ki, sadece bir düşten ibaret miydi? Hala seviyorum, dedi. Gülümsedi. Sanki onu sevmek huzur vericiydi. Ya da onu düşünmek… Uykularına, rüyalarına yeğliyordu onu hayal etmeyi.

Yaklaşık 1 sene olmuştu onu görmeyeli. Hayallerinde yaşamıştı onu, hayallerinde konuşmuştu onunla. Acaba değişmiş midir? diye düşündü. Hala dağıtıyor mudur saçlarını, bakışlarını gözlerini kırparak anlamlaştırıyor mudur hala??

Aklına onu ilk öptüğü gün geldi. O kadar afallamıştı ki seni seviyorum demeyi bile unutmuştu. Gözlerine bakıp mahcupça bu cümleyi söylediğinde kız birden irkilerek olmaz demişti. Delikanlı onu bir şekilde ikna etmişti fakat kızın içinde hep olmaz kalmıştı. Olmaz diye diye bir gün terk etmişti genç kız. Mantıklı bir açıklama dahi yapmamıştı. O anı hatırladı delikanlı. Bir anda gözlerinin yaşla dolduğunu anımsadı. Kanı damarlarından çekildi sanki yine.

Aylar geçmesine rağmen hala anlam veremiyordu bu ayrılığa. Hala çok seviyordu, seviyordu, seviyordu. Gözleri dedi o gözleri son bir kez görebilseydim. Genç kızın bir sevgilisi olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılmıştı. Son umudunu da bu şekilde kaybetmişti. Belki de karşısına hiç çıkmamalıydı. Ama özlemişti. Çok özlemişti.

Üşüdüğünü hissetti. Yorganı üzerine çekti. Onun sıcaklığını istiyordu. Gözlerini kapattı. Onu hayal etti. Her zaman olduğu gibi yine hayalindeki kıza sarıldı sımsıkı. Kendi kendine mırıldanırken kapalı gözlerinden yaşlar süzüldü;

Beni bırakma! Ne olur beni bırakma! Sensiz yaşamak o kadar zor ki…

080731

Kayıp...

Bir gün kafanı kaldırıp bakarsın uzaklara. O zaman fark edersin erişemeyeceklerini. Yalnızlık canını yaktığında anlarsın kendi dünyana dalıp kaybettiklerinin değerini. İç çekersin. Keşke sözcüğünü mırıldanırsın farkında olmadan. Keşke bazı şeyleri zamanında görebilseymişsin, kaybetmeden değerini bilseymişsin. Hayatında ilk defa pişmanlığın keskin acısını hissedersin. Canın öyle bir yanmıştır ki sığamazsın yerlere göklere. Bir zamanlar neşeyle bir ismi sayıklayarak atan kalbin şimdi acı verir ve sen onun atışında o derin yarayı hissedersin.

Düşünürsün. Hayatın gidişatına o kadar kaptırmışken kendini birden o büyülü rüyadan nasıl uyandığını düşünürsün. Oysa her şey yolundaydı dersin. Sanki bin bir mücadeleyle kurduğun hayallerini birkaç sözcük yıkıvermiştir. Mücadele mi? dersin. Ben hayallerim için hiç savaşmadım ki! Anlarsın ki aslında hayallerini yok eden o birkaç sözcük değil kendinsin.

Çaresizsindir. Düşündükçe gökyüzü, yıldızlar üstüne gelir. Ah.. dersin. Ne yapıyordur acaba şuan? Kabul etmek istemezsin ama biliyorsundur ki onu hala deli gibi sevmektesin. Özlem duygusu tüm benliğini sarar biran.

Korkarsın. Sevgini, özlemini dile getirmekten, kaybettiklerinden, pişmanlıktan korkarsın. İlk defa yalnızlıktan üşürsün. Titreyen parmaklarının arasından düşen sigaran rüzgârla savrulurken karşındaki yakamozlarda sanki anıların canlanmaktadır. Gülümsersin. Birden kalbine saplanan acıyla tekrar kendine gelirsin. Salak herif !! dersin salak, sahip olduğun lütfü seni hayata bağlayan tek nedeni kaybettin sen, elinin tersiyle ittin hem de..

Kendini denize atasın gelir yapamazsın. İki damla gözyaşı süzülür yanaklarına. Elindeki biradan bir yudum daha içer ve gökyüzüne bakarsın; bu ömür onsuz nasıl geçer!!!….


080731